Kış güneşinin insanları güzelliğiyle aldattığı güzel bir
sabaha uyanmıştık o gün...
Mevsimsel bir sessizlik ve soğukluk hakimdi kentte,
insanların çokta mutlu sayılamayacağı zamanlardı bu zamanlar, herkes asık suratlarıyla gitmek
mecburiyetinde olduğu işinin yolunu tutuyordu. Aynı mecburiyetlere sahip
başkaları dışarının soğuğunu düşünüp yorganına daha da dört elle sarılıyordu,
ama nafile... Şimdi kalkıp hazırlanmalı ve yola koyulmalıydı.
Yokuşun bir köşesinde onu bekleyen mavi dolmuşuna
binip yaptığı neşeli yolculuğun ardından ulaştığı yer, bir meyve sebze halinin
yaz- kış değişmeyen itici soğukluğunu andırıyordu. Erken olmayan fakat erken
olan saatlerde herkes kendi işine koyulmuş tüm bezgin tavırlarla bir yerlere
bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorlardı.
Gelen adeta görmezden gelinerek selamlanıyor, çok
yakına yaklaşanlar Köyün Malatyalı muhtar vekili tarafından mecburiyetten sanki
gelişi bekleniyormuşçasına; "OOOOO HOŞ GELDİN" denilerek
karşılanıyordu.
Köyün asıl muhtarı anasıgilin hastalığı nedeniyle yan
köye gitmiş, olsa da yine pek ir şey değişmez ya neyse...
Köy bugün genel anlam itibari ile sakindi, köylüler
kendi tarlasında sessiz ve sakince çapasını yapıyordu. Arada bir verilen sigara
molaları hariç... O esnada minik hareketlilikler yaşanabiliyordu; Molaya
kalkanın kendi kendine ortaya doğru ama etrafında bulunan köylülülere, kendi
içinde yoğun anlam barındıran sözlerle laf sokuşturması gibi...
Genç delikanlılarda verilen göçlere rağmen umutlarını
yitirmeden yaşlılarla beraber tarla çapalamayı öğrenmeye çalışıyor, her
başarılı vuruşta mutlu oluyorlardı.
...
Asıl hareketlilik öğlen yemek molasında yaşanıyor,
köylüler ortak bir tarlada toplanıp yemeklerini yanyana yedikleri sırada
birbirlerine sataşmayı da ihmal etmiyor, ve herkes sataşmasını kendi
bireyselinde gerçekleştiriyordu.
Yemek sonrası içilen sigara ve çay sonrası yeniden tarlalara
dönülüyor, tüm ciddiyetleri ile
hafifletilen işlere devam ediliyordu.
...
Günün kalan saatlerinde köyün Malatyalı muhtar vekili
ara ara kalkıp boş bakışlarıyla yan tarlaları, dikkat çekmemek adına boş ve
anlamsız bakışlarıyla kontrol ediyordu. Böyle baktığında baktığının
anlaşılmadığını düşündüğünden olsa gerek hep aynı bakardı.
Akşamüstü tarlasına bir göz bakmaya gelenlerde vardı
tabi... salını salını diğer tarlaları geçer öyle bir - iki saat kendi tarlasına
bakar, bu tarlalardan adam olmaz deyip evine giderdi.
Muhtar vekili diğer köylüleri kontrolünün ardından
şiir okuyarak kendi tarlasına dönmüştü... Gitmeden etrafına son bir göz
gezdirirken tarla kenarına bırakılmış ağaç fidanını gördü... Ben bunu ne
yapacağım deyip tekrar aldığı yere geri koydu.
Artık toparlanma vaktiydi.
....
Gün artık akşam olmak üzere... Köy bugünlük sakin pek
hareketlilik yok!
Şimdi eve gitme vakti, deliliği damarlarımıza kadar
hissettiğimiz köyümüzde daha güzel günler görüşmek dileğiyle....