Başlığa aldanıp hasret duyulan sevgiliye yapılan bir çağrı sanmayın, değil çünkü...
...
Linç yemeyeceksem birkaç şey söylemek, biraz da sormak istiyorum.
Acılarımız hala tazeliğini korusa da bazı
şeylerin sorulması ya da sorgulanması gerektiğini düşünüyorum!
Uzmanlar ve bilim adamları tarafından
defalarca uyarısı yapılan bu yıkıcı deprem için neden hiçbir önlem alınmadığı
gibi...
Dünyayı titrettiği iddia edilen bir yönetimin
nerede olduğu gibi...
Devletin nasıl vasıfsızlaştırılıp itibarsızlaştırıldığı gibi... Ve daha bir sürü şey!
...
6 Şubat 2023... Havanın aydınlanmasına henüz
birkaç saat var...
Resmi verilere göre merkez üssü Kahramanmaraş
Pazarcık olan 7,7'lik bir sarsıntıyla uyandı herkes aydınlanamamış o sabaha...
60 saniye sürdü bu sarsıntı. Tam geçti denilen noktada yaklaşık 9 saat sonra 45
saniye süren 7,6'lık bir sarsıntı daha yaşandı.
Çevrede bulunan 10 ilde hissedilen bu
depremler gerisinde ağır yıkımlar ve kayıplar bırakarak gitti.
...
Şehirleri adeta dümdüz eden deprem için her ne
kadar çok ani gelmiş gibi davranılsa da uzmanlar ve bilim adamları konuyla
ilgili yıllardır uyarılarda bulunuyordu.
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu, belli
noktalarda şiddetli depremler olabileceğini defaatle söyleyerek önlem alınması
gerektiğini vurgulamalarına karşılık sözlerinin ve uyarılarının bir muhattap
bulmadığını yaşanılan Kahramanmaraş depremiyle görmüş olduk!
Tamam şehirler depreme dayanıklı değillerdi.
Ama en azından arama-kurtarma ve yardımlar noktasında bir hazırlık söz konusu
olmalıydı, o da olmadı.
Şu an içinde bulunulan vahim durumu 1999
Gölcük Depremi sonrası özel bir gazetenin attığı, "Devlet enkaz altında
kaldı" manşeti özetliyor sanırım.
...
Devlet 24 yıl sonra daha büyük bir enkazın altında
kaldı!
-Bu işin devletle ne ilgisi var demeyiniz;
vatandaş siyaset bilimi dersi almadığı için hükümetle devleti bir tutar. Bugün iktidarda
kim varsa devlet onun için o'dur!-
Ne geçmişten bir ders alınmış ne de uyarılar
dinlenilmiş. Büyük ya da küçük, hiçbir kriz ve afet planı hazırlanmamış. Tabi
İçişleri Bakanımız tarafından yapılan deprem tatbikatını saymıyorum(!)
Bu nedenlede bölgeye müdahaleler de ve
Arama-Kurtarma çalışmalarında "Altın saatler" olarak bilinen saat
diliminde önemli ölçüde zaman kaybı yaşandı.
Plansızlık, ekiplerin koordine edilemeyişi,
ekipman eksikiği derken on binlerce canımıza yetişilemedi.
...
Bütün bunlar yaşanırken Devletin önden bir
sonra gelen isimlerinden dostlar alışverişte görsün misali yapılan açıklamalar
dışında pek bir şey olmadı. Günler sonra çıkıp halkına "Bunlar kader planının
işleyi içinde olan şeyler" diyecek olanın ön hazırlığını yaptılar....
...
Bizler
Allah'a inanan insanlarız hayrın ve şerrin ondan geldiğini bilir, kadere iman
ederiz. Ancak bazı şeylerin tek başına kaderle açıklanamayacağını
da biliriz...
Mesela; bütün ülke rant uğruna
betona boğulurken, birilerinin cepleri üç kuruş daha
fazla görecek diye zemin kontrolü yapılmaması, malzemeden çalınarak koca koca binaların dikilişi, hiçbir kontrol
ve denetimin olmayışı, uzmanların; bak burada bu olacak önlem al, dediği halde sözlerine kulak asılmayışı gibi gibi
gibi...
…
O felakette
eksiklik; plansızlık ya da koordinesizlik değildi. Enkazdan sağ çıkarılan
insanların sağlık kontrolüne ihtiyacı vardı, barınmaya ihtiyacı vardı, üzerine
giyecek bir kıyafete, yiyecek bir lokma ekmeğe ihtiyacı vardı. Birileri burada
da sınıfta kaldı!
Her şeye bu
kadar geç kalınmazdı. Kilometreler ötesinden uluslararası yardımlar bile kısa
bir süre zarfında ulaşırken aynı vatan toprakları üzerinde yaşadıklarımızın bu
geç kalışlarının ne bahanesi olabilirdi ki?
Neyse ki
vatandaş aynı acziyeti sergilemedi, herkes az ya da çok birbirine destek olmaya
çalıştı. Devlete yük olmadan(!)
Oysa devlet
“Baba”ydı… Koruyucu kollayıcıydı, her daim şartsız koşulsuz, yardıma koşması
beklenendi. Ama öyle olmadı…
Bugün
gelinen noktada; vatandaş kutsal saydığı devleti tarafından kaderine terk
edildi.
…
Unutmadan;
o kader planı bir gün herkes için tecelli edecek!
…
Güzel ve
adilane bir dünya ümit ve duasıyla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder